öncelik sırasına göre:

rome +1

vikings

true blood

supernatural (ilk sezon sıkabilir, ama sabretmeli)

legend of the seeker (bunun da ilk bölümler sıkabilir)

Mad Men
Six Feet Under
Black Mirror
Carnivale

revolution

Dexter

hocam şöyle supernatural, true blood, revolution gibi ergen dizileri olmasın.

Da Vinci's Demons

house izlememişsin galiba hastası olmadığına göre :p bence ona başlarsan çok beğenirsin. ve house of cards var onu da beğeneceğini düşünüyorum, yeni dizi bölüm sayısı da az onu araya sıkıştırıp bi dizinin yanında da izleyebilirsin.

Ha bir de sherlock cok iyi, onu unutmusum.

True Blood. Komedi istersen, It's always sunny in pheledelpia üzerine tanımam, gülerek ölmelik

sherlock

vikings

da vinci's demons

the borgias

bu bahsettiğin şeyler fazlasıyla araştırma gerekir. o yüzden kısmen kişisel cevabımı vereyim.

1 çok iyi araştırılması gerekir. 3 kişi değil, partiden tüm insanları. ama oy için şu sanatçıymış falan düşünmem hiç. önemli olan işini iyi yapacak olması aynı zamanda bu kişi sanatçı o olur o ayrı.

2 halkı ve memleketin menfaatini düşünmesi. bir de tartışmalarda mantıklı açıklamaları kabullenmeleri. varsa kendi savunmasını gene mantık çerçevesinde getirebilir. bu gene 1'inci maddede dediklerimi içeriyor. kıstas işini iyi yapması ve kendi menfaatlerine çalışmaması.

3 gerçekleri söylerim. yani seçim vaatleri gene yapacağım şeyler olmalıdır. tabii bu strateji işe yaramayabilir. ama yaşanan şu direniş sebebiyle çok basit derdimizi anlatabiliriz. tabii hitap ettiğimiz kişilere. kalan kısımdan oy çalamazsın zaten. nato mermer nato kafa onlar(çoğunluğu). onu ancak sen iktidara gelip hizmet edip güvenini alabilirsin.

4 say say bitmez. şu kadrolaşmadan kurtularak tüm birimleri kendi içinde bağımsızlaştırmak mesela. söz gelimi yeri geldiğinde hukuk bizi de yargılasın. bizi derken iktidar olduğumu varsaydım. sonra eğitim sistemi iyileştirmesi. kısacası göz boyama hizmetler değil, köklü işe yarar hizmetler.

5 ekonomi alanında bir çok çalışma yapılması gerekir. zira özellikle ileriki yıllarda çok kafamızı ağrıtacak. sadece tüketen değil üreten bir toplum olunda ilerlemek için elimden geleni yaparım. mesela tarım önemli bir faktördür. gerekirse teşvik edici şeyler yapılabilir. ve bu sayede çok az da olsa göç soruna dokunur. üretim birinci ilke.

sonrasında eğitimde köklü değişiklikler yapılmalıdır. ders içeriklerinden tutunda üniversite kalitesin kadar. hatta var olan üniversiteler ve yeni yapılacak üniversiteler için gerekli ve yüksek standartlar getirmek ve bu konuda yaptırım uygulamak. öğretim görevlilerinde köklü değişiklikler. kısaca üniversiteleri ticarethaneden çok tekrar ilim yuvası haline getirmek gerekir.

şeffaf bir politika izlenmelidir. bu yüzden medya üzerinde yapılan tüm yaptırımlar için çözüm getiririm. sen işini iyi yaparsan zaten o iyiliği görür millet. yandaş kurumlara gerek yok bunu duyurmak için

şimdilik aklıma gelenler bunlar

6 slogan bulamadım(telif hakları tanımadığım bir direnişçiye aittir asfdasd)

1 ve 2. a) abdüllatif şener ya da ertuğrul günay (akp çıkışlı diye)
b) emine ülker tarhan (hem kadın hem bilgili ve konuşabiliyor)
c) ihsan eliaçık ya da nihat genç (din'i farklı boyutuyla anlatabilecek kişiler)


3. miting yerine kapı kapı dolaşarak, anlatarak. sürekli olarak anlatıp, ziyarette bulunup halk ile birlikte olarak.

4. başkalarını aşağılayarak siyaset yapmamak. yalan söylememek. batacak olsak bile ülke insanlarının onurunu ayaklar altına almamak.

5. başta eşitlik ve genişletilmesi gereken özgürlükler. tabi ki eline silah almış kişilerle görüşmem ama bütün halklar başta anayasada olmak üzere eşit olmalı. ülke yine tek merkezden yönetilmeli ama bazı bölgelerde çoğunluğun isteğine göre ana dilde eğitim vb. olabilir.

seçim barajının %3 yapılması. daha çok insan temsil edilebilmeli.

insanları, grupları birbirlerine öcü gibi göstermek yerine birbirleriyle kaynaştırmak. hatta projelerin çoğunu bunlar üzerine yapmak. birlikten kuvvet doğar. güçlü türkiye böyle mümkün olur. herkesin eşitliği de şart.

eğitimde, sağlıkta, bilim&kültür sanat alanlarında büyük reformlar. çoğu da ücretsiz olmalı.

her tür kıyafete her alanda özgürlük. nüdistler için de ayrı alanlar yapılabilir.

sansürü kaldırmak. özellikle medyadaki sansürü kaldırmak.

her vatandaşı güvende hissettirmek esas olan. bazı suçlara çok ağır cezalar olmalı.


6. biz birbirimizle varız. (olmadı sanırım da bunun gibi bir şey olurdu.)



dipnot: 24 yaşındayım, yaşımın elverdiği tüm seçimlerde chp'ye oy verdim. %100 içime sindi de diyemem tabi. türk'üm. ateistim.

bence ekşi kendi partisini kurmalı amk.

1) Emine Ülker Tarhan, Sırrı Süreyya Önder ve Mustafa Sarıgül.

2) Aslına bakarsan isteğim BDP, CHP ve MHP seçmenine hitap edecek üç kişi olmasıydı ama MHP kadrosunda koyacak isim bulamadım, Mustafa Sarıgül'ü biraz üçü tamamlamak için koydum diyebilirim.

3) Halkı ikna etmek samimi olduğunu gösterebilmeye bağlı. Her ne kadar yukarıda ismini saymış olduğum kişiler genç olmasalar da, parti tabanını genel olarak 40 yaşın altında hatta 20 - 30'lu yaşların çoğunluğunda oluşturmak birincil hedefim olur sanırım. Tabi halkı ikna etmek için de projeleri tüm saflığıyla birebir anlatmak adına kapı kapı dolaşan ve iyi çalışan gençlik kolları yapısına ihtiyaç var.

4) AK Parti'den değil, mevcut tüm siyasi partilerden farkım insan hak ve özgürlüklerine dayalı bir anlayış getirmek olur. Eşcinsel evliliklerin serbest bırakılmasından Cuma gününde işe gitmek istemeyen Müslümman memurun resmi tatilini Cuma günü yapmaya kadar geniş yelpazede her kesimin inanışlarını rahatça yaşayabileceği bir ülke hedeflerdim.

5) Ulaşım açısından demiryollarına ağırlık verirdim. Örneğin İzmir İstanbul arasına yapılıp aradaki mesafeyi 3 saate indirileceği söylenen otoyol yerine, bu iki şehir arasına bir hızlı tren kurardım. Bununla beraber amaç bütün şehirleri hızlı trenlerle birbirine bağlayıp ulaşımı kolaylaştırmak olurdu. 7 bölge için belli başkentler belirlenip, oralar üzerinden civar şehirlerin geliştirilmesini sağlamaya çalışırdım. Ama örneğin tek olacak şekilde değil, misal yatırımların çoğu Erzurum, Diyarbakır, Hakkari, Gaziantep vs. gibi şehirlere bölüşülüp tıpkı İstanbul'un dışa doğru büyüyerek gelişmesi gibi (Silivri'yi dahi içine aldı son 10 yılda) bölgelerin gelişmesini sağlamaya çalışırdım. Bununla beraber şehiriçi toplu taşıma önem verdiğim konuların başında gelirdi. Metrolar da bunun birincil planı olurdu elbette. Ve bir de nüfus planlaması var tabi. İstanbul gibi Türkiye'nin neredeyse 4'te birini barındıran bir şehrin nüfusunun paylaştırılması gerektiğini düşünüyorum. Bu nedenle İstanbul'da çok da iyi yaşama koşullarına sahip olmayan insanların diğer şehirlerde barınma ve iş imkanlarını devlet eliyle güvence altına alıp İstanbul'u rahatlatır, diğer şehirlerin de nüfus potansiyelini artırmaya çalışırdım. El atacağım kurumlardan biri de tabiki Türk Silahlı Kuvvetleri olurdu. Mevcut durumda zorunlu askerliği kaldırmayı düşünmemekle birlikte, isteyenlerin zorunlu kamu hizmetine çevirebileceği bir sistem haline getirip, zorunlu askerliği kadınlar için de geçerli kılardım. Ama askerlik kavramında bir takım yeniliklere gitmek şart. Askere giden insanların tuvalet temizleyip, patates soyması yerine, kışlalara asker dağıtımının meslek gruplarına göre olmasını sağlayacak bir sistem getirip, askeriyenin otoritesini kullanarak halkın eğitim ve kültür seviyesini artırmaya çabalardım. Örneğin sivil hayatında eğitimden uzak duran bir kişi, askeriyedeki otoriteye mecbur boyun eğmek zorunda olduğundan o otoriteyi kullanarak yabancı dilinden müziğine, edebiyatından diğer sanatlarda alacağı eğitime kadar birçok alanda katılım sağlamak mümkün olabilirdi böylelikle. Askeriye böyle bir amaç için bulunmaz bir hint kumaşı olmakla beraber, kısa sürede ülkenin eğitim ve kültür seviyesini artırabilmek için tek etken yoldur gözümde. Bununla beraber daha özgürlükçü bir sivil anayasa çalışması ve milletvekili olmak için birtakım şartlar getirirdim. örneğin meclisteki vekil dağılımı her meslek grubunu ve sosyal sınıfı temsil edecek şekilde orantılı bir şekilde belirlenmeli (İşçi kökenli, memur kökenli, öğrenci kulüplerinde başkanlık öncülük kuruculuk vs. yapmış insanlar) ve mutlaka yönetim ve ekonomi alanında uzmanlık şartı getirirdim. Örneğin tıp fakültesinden mezun olan birinin milletvekilliğine adaylığını koyabilmesi için, üniversitelerin yönetim ve ekonomiyle alakalı bölümlerden de lisans veya yüksek lisans yapmış olması veya gene üniversitelerde açılacak programlarda bu alanlarda eğitim alarak sertifika alması gerekliliğini şart koyardım. Meclis içi disiplini hat safhada tutmaya çalışır, meclis kürsüsünü şahsi rant ve tartışmalarla işgal eden vekiller için ağır yaptırımlar uygulanmasını sağlar, kavga - dövüş - hakaret ve kaba üslup barındırmayan demokratik bir parlemento oluşturmayı hedef ederdim.

bununla beraber Ar-ge çalışmalarına ağırlık vermek ve kişi ve kurumları desteklemek var. Teknoloji için ABD'deki silikon Vadisi tarzı bir bölge oluşturup bilgisayar yazılım ve donanımı alanında projesi olan kurum ve kişilere destek olurdum.

İçme suyunun ücretsizleştirilebilmesi için çalışmalar yapar, bir evde yaşayan insan sayısına göre aylık belli bir miktar içme suyunu ücretsiz almalarını sağlardım. (Örneğin 4 kişilik bir aile, günde 2 litre kişi başı su içeceği hesap edilerekten aylık 240 litre yani 12 damacana su, içme suyu satan firmalarla makul fiyatlardan anlaşılmak kaydıyla ücretsiz olurdu. Bunun için eczanelerde kullanılan tarzında elektronik bir sistem geliştirmek de şart tabi. Bir ay içerisinde 12 damacana hakkını dolduran aile, kalanlarını gene eski usül parayla satın alacak vs.)

Elekrik, su ve doğalgaz fiyatlarında yenilemeye gitmek de şart. Bunda da içme suyundaki gibi bir evde yaşayan insan sayısı, evin metrekaresi (ısınma için) gibi özellikleri kurulacak bir elektronik sistemle otomatik olarak hesaplanır ona göre atıyorum o evin ocak ayında ısınması için yeterli doğalgaz oranı makul fiyattan satılır ve eğer o limit aşılırsa fiyatta fahiş artışlar sağlanmasını sağlardım. Böylelikle enerjinin tasarruflu kullanılarak çevre kirliliğini azaltacağını da düşünmekteyim, haddinden fazla elektrik - su - doğalgaz harcammayan insanlar için de daha az faturalar anlamına gelmesini sağlardı elbette.

Toplu taşımadan bahsetmiştim zaten ama oraya tekrar dönmek şart. Bireysel araç kullanımını minimize edecek kadar sağlam bir toplu taşıma sistemi kurabilmek için çabalardım. Devlet eliyle kendi otobüsünü kendi üreten bir fabrika kurulup, Mercedes gibi firmalardan satın almak yerine kendi üretim olan araçları kullannarak daha ucuza getirmeyi hedeflerdim. Şehiriçi yollarda bisiklet yollarını yaygınlaştırır, trafiğe ve hava kirliliğine katkı sağlamasını, insanların araç yerine bisiklet kullanmasını teşvik edecek uygulamalar getirirdim. Ayrıca bu ulaşımın yanında insanların spor yapmasına da neden olduğundan, sağlık açısından da halk için oldukça faydalı olacaktır.

Eğitim çok önemli. Lise ve ilköğretimlerin olduğu gibi elden geçirilmesi gerekiyor. Teorik derslerden çok pratik derslere yoğunlaşacak bir eğitim sistemi de şart. Örneğin bir ilköğretim okulunun aynı zamanda bir serası olmalı, çocuklar uygulamalı olarak ekim - biçim işlerini öğrenmeliler. Müzik odaları olmalı ve enstrümanlar ve eğitmenler eksiksiz olarak devlet tarafından tedarik edilmeli.

üniversite giriş sınavları topluca ortadan kaldırılmalı, lise ve ilkokullardaki yazılı sınavlar ÖSYM tarafından (tabiki kadro tamamen değiştirilmiş işinin ehli insanlara bırakılmış olmak kaydıyla) belli tarihlerinde yapılan üniversitedeki vize - final sistemine çevrilmeli. Atıyorum 11. sınıflar 2013 - 2014 güz dönemi Matematik birinci vizesi 14 - 15 Kasım tarihlerinde uygulanacak vs. şeklinde.

vs. vs. vs

6) Slogan kısmını ben bilmem, reklam danışmanlarım bilir.

@materyalist imam: sen parti kursana.

@mrz breezy; ahah düşünmüyorum değil. En büyük hayaalim de insanların "yiyo ama çalışıyo da abi" şeklinde yarı iltifatları olması :D

(bkz: elfen lied)

cowboy bebop

sword art online

K Project

code geass iki bölüm izledim sarmadı. severim böyle beyin kullanılan şeyleri ama bunun işleyişi pek hoş değildi. monster ilgimi çekti ilk onu deniyecem.

Her şeyi bırakmışsın yarıda, insan anime önermeye de korkacak :)

Ama FullMetal Alchemist - Brotherhood'u mutlaka tavsiye ederim. Bütün puanlama sistemlerinde 1. gelen anime. Sonuna kadar izlemeye çalış, pişman olmazsın.

yeni bir eylem/protesto başlattı adam. adam taksim'de akm'ye bakacak şekilde saat 20:30 gibi durmaya başladı. bildiğin duruyor. saatlerdir duruyor(du). bunu 1 ay boyunca gerçekleştirecekmiş. günde 3-4 saat onun yerine arkadaşı geçecekmiş. gerçi şu an adamın yanında duranları aldılar, adam da burger king'in oraya geçmiş ama son durum nedir bilemiyorum. şimdi orada duruyor olabilir.

bir de olayın şu yanı var,direnişçiler ne yapsa müdahele edildi bir bahane uydurulup ya da gerekçelerle.bu adam duruyor.ve işin sonunun ne olacağı merak ediliyor.yani bu adama polis duruyor diye mi müdahele edecek acaba?provokatör düz duran adamı nasıl saptıracak,nasıl araya karışacak.bilmiyorum düşünüldü mü biz mi anlam yüklüyoruz ama hiçbir açığı olmayan kaliteli bir protesto şekli.işgal yok yol kapama yok ses yok gürültü yok kimseyi rahatsız etme yok en ufak bi tehdit yok.

ama işte kalabalık olursa orası polis halk topaklanmasını biber gazıyla alır.

ben de şahsen yanına gidip bin kişi durulmasını onaylamıyorum. çevresinde bir yerlerde durup görüntü alarak vs. başına bir iş gelmesi engellenebilirdi. ille de durulacaksa meydanı doldurmayacak sayıda kişi yeterli mesafede nöbetleşe durabilirdi vs. vs. ama bugünlerde o kadar heyecanlıyız ve bugünkü sendika fiyaskosundan sonra bu adam bize öyle bir umut oldu ki insanlar meydana doluştular.

sözlükte de bazı saf arkadaşlar "ne var duruyorlardı sadece" falan filan diyor, benim demek istediğim o değil. polis zaten her hareketinde hukuksuz davranıyor kaç gündür. benim demek istediğim kullandığımız dile dikkat edelim, polisin hukuksuz davranışlarını normalleştirmeyelim. "polis müdahale eder" demekle "polise müdahale hakkı doğar" demek arasında çok fark var. öyle bir hakkı yok polisin bu eylemde. orada bir toplantı yapılmadığı aşikar, her gün metronun etrafında bir sürü insan duruyor, birilerini bekliyor. onun gibi birşey yapmaya çalışılıyordu ama dip dibe 100-200 kişi durursa gelip toplama hakkını "polis kendinde bulur".

edit: eylemleri destekleyen-desteklemeyen tüm arkadaşlardan ricam: bugüne kadar pek işimiz düşmediğinden bilmiyorduk ama şu süreçte biraz hukukla ilgilenelim lütfen, çok zor değil ikilemde kaldığınızda açın bakın yasa ne diyor diye. günlerdir burada eylem karşıtı bir arkadaşla tartışıyorum ve polise küfredildiği için saldırdığını savunuyor bana. polisin bir devlet memuru olarak böyle bir hakkı olmadığını anlatamadım bir türlü. biraz daha duyarlı olalım bu konularda. ( ben de hukukçu değilim :)

şunu oku.

en.wikipedia.org

bildiğin twitter haştegidir. "duran adam" da malumunuz.

"biz apolitik gençler olarak slogan falan bilmiyoruz, neye kahrolsun dediğimizi bilmiyoruz, siyasi kavramları bilmiyoruz" anlamı taşıyor. biz apolitiklerin en güzel sloganı. kahrolsun bağzı şeyler. bir de bazı'nın ğ ile yazılması da ayrı bir akılda bıraktı.

"Biber gazı sıkmanıza gerekçe yoktu bayım, zaten yeterince duygusal çocuklarız!" duvar yazısının farklı versiyonu. Bir nesli apolitik olmakla suçladılar ama son yılların en zeka dolu, sivri dilli mücadelesi yaşanıyor.

Bence tutmasının sebebi, herkesten bir parça taşıması. "Kahrolsun alkol yasağı" dense bu kadar tutmaz. "Bağzı" şeylerde herkesten bir şeyler var, "bağzı".

yazan çocuk bu kadar düşünmemiştir bu yazıyı. geyiğine yazmış işte eleman bir olayı yok yani.

eksiduyu.ru

yandaş olduklarından dolayı ceza falan almazlar bence. polisin yanındaki satırlı sopalı kişilere ses çıkarılmıyor mesela, neden, çünkü yandaşlar. rtük de onların kurumu zaten.

zaten rtüke sikayet yagdi haberleri öyle yapiliyor.

haber kanallari, gazetelerde calisanlar ofiste 3-5 kisiye aratiyolar rtükü, sonra haber yapiliyor "rtüke xxx den dolayi sikayet yagdi" diye.

(bkz: karma sıfatları/#3484176) burada hangi karma puanına (aralığına) hangi sıfat verildiği var.

karmanın belirleniş kısmında çok parametre var. ssg bile bilmiyorum geyikleri var bu konuda :P bilinmiyor hepsi. ama beğenilen entryler artırırken, zamanının ötesindekiler azaltıyor doğal olarak. başka parametreler de var bilinmeyen.

hayır?

yarını bekleyin görün bir de..

iş makineleriyle temizliyorlar. yarın toplanmalarına izin verilmez.
bence bitti.

onlar bizim sakalımızı kesip duruyorlar.ama biz çıkınca kol kesilecek ve bu iş burada bitmeyecek.içeride oturan insanlara gaz bombası atıyorsan bu iş bitmez.çoçuklar vardı orada.

(bkz: #1milyonyarintaksime)

31 mayis gibi oldu. insanlar istiklalde toplanacak tekrar.

kaç gündür süren olaylar, bugünkünün benzeri şeyler defalarca yaşanmış sizce bu kadar kolay mı?

bu ilk defa olmuyo, daha bugün mücadeleye devam kararı alındı. önceden yaşanan şeyler tekrarlıyo diye vazgeçecekler mi sizce?

pollyanna mısınız yoksa dileğiniz mi bu yönde?

ama üzgünüm. bitmedi. bitmeyecek. o çadırlar ilk defa yakılıp yıkılmadı. polis ilk defa orayı basmadı. ilk defa gaza boğmadı. ilk defa yaralamadı ordakileri.

heveslenmeyin derim.

@septiklestiremediklerimizdenmisiniz

kimsenin heveslendiği yok birader olayların ilk haftasında cuma-ctesi-pazar oradaydım, gaz da yedim su da yedim, sadece şu an ne olduğunu anlamaya çalışıyorum

@condom sana demedim zaten

ekşi sözlük'te bildiğim kadarıyla ona uygun bir başlık yok, buradan link verip mod'lardan bir süre yukarıda tutmalarını rica edebilirsiniz.

illa sözlüğe yazmak istiyorsanız, yüksek lisans yaptığınız konu ile ilgili bir başlık açıp altına şöyle de bir anket var diye yazarlar yardımcı olsa sevinirim derseniz kimse bir şey demez.

akademik kariyer yolunda her şey mübah.

edit: alttaki duyuruyu görmemişim.

(bkz: ekşi anket)

sub-etha'da yer almaktadır kendisi.

Eksi ankette ona uygun bi sey yok. Eksi anket senin isini gormez.

Buraya koy. Basligina yardimci olur musunuz tez anketim de. Mod lardan da 2-3 gun ustte tutar misiniz de hallolur isin.

anketinizde bir adet anlatım bozukluğu, birkaç adet de harf hatası mevcut. benim gibi kılların beyinlerini tırmalayıp anketi yarıda bırakmalarına sebep olabilir. düzeltiniz rica ederim :)
filmlerine değil, filmlerini mesela aklımda kalanlardan biri.(kapadım şimdi anketi)
bir de lale kartınız var mı? a) evet b) hayırdan sonra, hangi renk? sorusu tuhaf olmuş. yoksa neyi seçeceğiz? :)

bonus olarak: lalekart ne allah aşkına? Türkiye'yi/dünyayı İstanbul'dan ibaret sanmanın dayanılmaz hafifliğine üyelik kartı sanırım. :) ya da "cehalet erdemdir" şarkılı oyununa :P

şaka bir yana: kolay gelsin.

evet psikolojik bence. yani bende öyleydi ve şu an yine öyle bir dönemdeyim. muhtemelen sürekli yorgun ve uykusuz da hissediyorsundur. 3 sene antidepresan kullanmıştım ben. bence gidip bir psikiyatriste görünün. biliyorum ne desem direkt olarak fayda etmeyecek ama mutlu olacaksınız. hepsi değişecek. ben 6. senemdeyim, 8. senemde okulu bitirme ihtimalim var ve az da olsa umudum var. umut sürekli olmalı. sabır da şart. güze lgünler gelecek. doktora da görünün ama. gerçi bu psikolojik duruma yol açan başka şeyler de olabilir. b12 eksikliği falan da olabilir, bir kan tezti de yaptırın bence önce dahiliyede falan. sonra psikiyatriste gidin. her şey geçiyor. tekrarlamazsa sorun kalmıyor. geçmiş olsun. güzel günler gelecek :)

1. uygun sanırım. yani gerçi ben şöyle veriyorum (bkz: başlığın adı/#entry numarası) buşekilde yazınca hem başlığın adı da gözüküyor. örnek: (bkz: halk tv/#34514404)

2. düzeltebilirsiniz, bir sorun olmaz. edit yapmak derken "edit:" eklemeyi kastediyorsan, "edit" ekleme zorunluluğu diye bir şey hiçbir entryde yok zaten, o kişinin kendi isteği.

1- uygun
2- "edit yapmadan düzeltmek" cümlesiyle çığır açabilirsin sanırım.

o " edit: bıdı bıdı" olayı fantezi

@sizofren hayaller +1
"edit felan yapmadan düzeltmek" derken "edit: bla bla" olayını kastediyorsunuz galiba o şart değil ve Türkçe'de felan diye bir kelime yok, filan veya falan var ama.

baya bi insanın -en beklenmedik insanların/grupların bile desteklediği bi şeyi bunun da desteklemesi anormal değil de, bi bokun içinden de çıkmasa keşke.
soğutmak değil de insanlar kendisini bununla aynı paydada görünce tedirgin olabilir evet.

o olabilir de ben şey yüzünden soğudum. bir grup taksim'de pkk, bdp ve apo bayraklarıylaydı bugün. sanırım dün de öylelermiş. ve zannedersem biri laf söyledi bu bayraklara onların yanında. ve o adama 100+ kişi ölümüne daldı onu kovalayarak, sonra biji serok apo deyip dolaştılar.

şimdi burada 1. parti bayrakları bu eylemlerde istenmiyor. sadece bdp bayrağı var. bundan rahatsızım. bu siyaset üstü bir direniş.
2. 100 küsür kişinin tek adamı öldürmek istemesi nasıl bir durumdur, bunu bir kürt kardeşim açıklayabilir mi bana? ben hem soğudum hem korktum bu durumdan.
3. bence terör örgütü (şöyle diyelim, sayısız insan öldürmüş bir örgüt) bayrağı ve onun liderinin bayrağı da yer almamalıydı bu direnişte. benim korktuğum bu tek adama 100+ kişi dalan kesimin silahlara da sarılabileceği düşüncesi.

yani zaten günlerdir kürtler var, kürtçe konuşuluyor, türk kürt omuz omuza direniyor. ama bu yukarıda olanlar bence provokatif bir durum. bence kürt kardeşlerim sağduyulu olmalılar.

Sİktiğimin aposunun ve PKKlılarınTaksimden siktirip gitmeleri gerekiyor.

Sonuçta İstanbul onların pek sevdiği kürdistan coğrafyası içinde değil, ve onları da alakadar etmez. Ki bütün direniş boyunca nerede cam çerçeve indiren, taşlı saldırı yapan varsa çoğu PKKlı idi.

NEreden mi biliyorum, bizzat benim üniversitemdeki pkk sempatizanı insanlar direnişte gözümün önünde yaptılar.

@sizofren hayaller

Bu dediğin doğruysa BDP kasıtlı olarak direnişi lekelyor demektir bence.

(bkz: taksim'de pkk bayrağı ve apo posteri açmak)

ayrıca bu 100+ dalma olayı da 3-4 saat önce oldu. yüzlerce kişi gördü. kimse bir şey yap(a)madı. adama ne oldu bilmiyorum bile.

oyun oynuyorum bilgisayardan. bir de yıllar önce bıraktığım six feet under'ı izlemeye yeniden başladım.

Uyuyorum. Hem zaman geçiyor, hem geçen zaman hiçbir işe yaramıyor, hem de gerçekten iş işten geçmiş oluyor.

allah ım ya kim yazmış diye bir bakayım dedim. neden tahmin etmiyorsam artık..
burdayım ben. şarkı buluyorum netten yeni yeni..

finallerden önce hazırlık olsun diye eve sakladığım kinder sürprizleri arıyorum.
bulunca içinden çıkan şeyleri yapıp vakit öldürüyorum.

fifa 13 oynuyorum. sonra sıkılıyorum. dizi falan bakıyorum. sonra uykum geliyor. uyuyo gibi yaparken kendimi tekrar fifa'da buluyorum ve mallığın dibine vuruyorum.

youtubedan 90lar pop kliplerini açıp izliyorum. 90lardan başlayıp günümüze geliyorum.

sıkıntı büyükse onunla yetinmeyip iş kliplerdeki koreografileri yapmaya varıyor.

700 sayfalık bir kitaba ve 590 bölümlük bir animeye başladım.

oje sürüyorum. siliyorum tekrar sürüyorum,siliyorum tekrar sürüyorum,siliyorum tekrar sürüyorum,siliyorum tekrar sürüyorum...

evi temizleme noktasına geldiysen oturup çalışacaksın, yapacak bişey yok.

o noktaya gelmediysen, evi temizle.

yeni siteler keşfediyorum yatıyorum sonra vicdan azabı çeker gibi olunca bilgisayardan çalışayım diyorum sonra bir bakıyorum yine internetteyim zaman geçip gidiyor çok uğraşmama da gerek kalmıyor bu şekilde

everything2.com
www.urbandictionary.com

azerice olan var:

www.soz6.com

mystery 2 duyurunda önerdiklerimin hepsini izlememişsin. tekrar öneriyorum.

merhaba dizi olmaz mı?

1. şık için: the mentalist
2. şık için: the lost room ve fringe (doctor who da önermek isterim ama ondan 1 sezon izledim henüz)
3. şık için: lost

@ermanen
izlediğim şeyi ne öneriyorsun??

@sizorf
4 diziyide izledim(doctor who hariç ki onuda sevmedim), dizi pek sarmıyor artık, film gerek

yazdığımı tekrar oku.

film önerisi:
the canyon
www.imdb.com

@ermanen
olm liseli misin, 2 film önercen onuda yokuşa vurma. o listeyi eleyipte yazdık bunları

komiksiniz valla ne diyim.

film önerisi:
white noise

The others geldi aklıma ilk.

frequency ; 2000 yapımı , butterfly effect tarzında

sonradan akla gelen edit : katili bulma ve zaman yolculuğu kontenjanından deja vu diyorum.

bir de şefin önerisi olaraktan katil bulmaca kontenjanından el secreto de sus ojos diyorum. çekimleri ve diyalogları bence çok iyi bir filmdi.

mr. nobody

interstate 60 yok listede. ciddi bir gizem ve katil filmidir de oysa. bir de zaman-mekan kırılmaları filan da var. ohooo, izlememekle hata etmişsin.

loft (2008)

headhunters, oldboy, a fantastic fear of everything

A PERFECT MURDER
THE LOOPER

www.youtube.com

man on wire ı izle bence.. çok beğendiğimden yakın arkadaşımla bir daha izlemiştik. kız nerdeyse paraşütle atlıcaktı o an... etkiliyor ve de çok eğlenceli..

tüfek, mikrop ve çelik
putin'in rusyası
büyük dünya tarihi
birand belgeselleri ( demirkırat, 12 mart, 28 şubat )

(bkz: apocalypse the second world war)

(bkz: the human body)

insan yaşamını doğumdan ölüme kadar anlatan bbc belgeseli. sanırım çok fazla teknik terim yoktu.

the century of the self

Ac nat geo yu sabahtan aksama kadar seksenler belgeseli yayinliyorlar gayet eglenceli

Maybebop eğlenceli bir gruptur

www.youtube.com

bulabilirsen die irrlichter isimli grubun bir albümü al.

www.youtube.com

sanırım toplu olarak geri alım oldu öyle. bir çok eski yazar sözlüğe geri döndü, fazla olmadı bu olalı. ama tek kişi olmak istiyorsa iletişim'den irtibata geçilmeli bence. sonucu ne olur bilemem.

rating getiren bir trollse yüzde 100 olur. ssg seviyor trolleri.

6 ay geçmişse iletişimden mesaj atılsın. modlog temizlendiği için yazar olabilir. yapılıyor bazen.

Leyla olan yazarın, yani sözlükten uçurulan yazarın, çok uç bir durum olmadığı sürece hesabı tekrar aktifleştirilmiyor. Eğer kendi hür iradesiyle hesabını kapatıp -Gudik olup- daha sonra tekrar yazar olmak isterse değerlendiriliyor, şartlar uygunsa eğer hesabı tekrar açılıyor.

bakalım irtibata mesaj attım.

www.imdb.com

pardon animasyon olmasın yazmayı unutmuşum

her şey çok güzel olacak
de helaasheid der dingen
the world's fastest indian

little miss sunshine

interstate 60

Everything Is Illuminated
Micmacs à tire-larigot
Le fabuleux destin d'Amélie Poulain

paulie
www.imdb.com

interstate 60 +1

warm bodies
benny and joon
lars and the real girl
horrible bosses
edward scissorhands
garden state
güneşin oğlu

(bkz: rina)

türk filmi

çünkü satıyor.

çünkü çok satıyor.

çünkü sanattan anlamayan büyük çoğunluk aşk ile ilgileniyor. hayatında öpüşmemiş kadınlar erkekler bile kenar mahallelerde (cahil kesimde demek istedim yanlış anlaşılmasın) gece gündüz aşk konuşuyorlar. büyük kitle de -en azından- bu konuda cahil olduğundan dolayı aşk ile ilgili şeylere ilgi gösteriyor. bunun da bilincinde olan firmalar böyle bir duruma kalkışıyorlar. amaçlarına da ulaşıyorlar ne yazık ki. üstelik çok fazla aşk ile ilgili eser (!) olduğundan dolayı da çoğu 3. sınıf oluyor. o yüzden direkt olarak aşkı konu alan şeylere çoğu zaman önyargı ile bakmaya başladım ben. özetle, gerçek sanat o değil. cidden değil. her dalda bir sürü mükemmel eser var direkt aşkı konu almayan. ayrıca pop müzik ve genel kültür/eğitim fakiri kesim arasındaki ilişki de buradan kaynaklanıyor. bu genel kültür/eğitim fakiri kişiler arasında zenginlerin de epey bir pay sahibi olduğu kesin. özetle; eğitim şart.

dipnot: her kitap yazan (diğer sanat dalları için de geçerli bu) sanatçı değildir.

Çünkü felsefeyi işin içine katmıyorlar.

Neden dünyadaki insan nüfusunun neredeyse tamamının en büyük dertlerinden birisi aşk ve seks? İşte o yüzden.

sanat genelde duygulara hitap eder. insanoğlunun hissettiği en büyük duygulardan biri de aşktır. işte o yüzden. genelde bireyselci sanatçıların işi aşkladır.

toplumsalcılar toplumun sorunlarıyla ilgili temaları tercih eder.

ha sanatçı diye bahsedilen demet akalın falansa o zaman tabii çok satar diye. ama bunların ne kadar sanatçı olduğu tartışılır.

sanat çok satsın diye yapılmaz. sanmıyorum ki rodin düşünen adam'ı yaparken "çok satar bu" diye düşünsün. yada da vinci mona lisa'yı resmederken buradan ne kadar para kaldırırız diye düşünsün.

Benim de 2 yıl uzayacagı bugun kesinleşti okulun,mal mal takılıyorum. Önümde finaller var,gram çalışma isteğim yok. Eskiden bu meselelere cok takıktım senın gıbı su an sadece kendımı dusunuyorum.Nası oldu bılmıyorum ama bır anda geldi bana bu duyarsızlık. Sana da bir anda gelir merak etme.

yeterince dolmamışsın bence. bir noktadan sonra beyin kaldırmaz, "sikerler ulan" deyip ortalığı dağıtırsın gibime geliyor. ya da büyük başgan roket adam olursun belki, belli mi olur?

ben de 6. senemdeyim ve okumak dışında her boku yaptım. 8 ya da 9da bitecek gibi gözüküyor. dizilerim sezon finaline girince animelere başladım. bir de kitaba başlayacağım yarın. yani başka insanların hayatlarıyla, hikayeleriyle avunuyorum ben. seneye açıköğretimden mezun olacağım gerçi 2. üni. olarak. oradan mezun olunca normal okulumu dondurup askere mi gitsem diye düşünüyorum. amk okulunda da 6 sene oldu, bıraksan bırakamıyorsun kalıyorsun öyle olduğun yerde. hayatımda toplam 300 lira kazandım. aslında bir yandan iş bulsak mutlu olabiliriz gibime geliyor. şu finaller geçsin de. haydi hayırlısı.

6.senende hala daha çalışma isteğin yoksa belli ki hedefin yok ya da bölümünü sevmiyorsun.Projedir fikirdir bunlar yalan tek gerçek diplomayı almak.

seninle ayni pozisyonda olan insanlari bul, kader birligi yap, ve birlikte calisip birbirinize motivasyon saglarsiniz. Ben de ise yaradi. Ne yap yap, okulunu bitir bence. O kadar zaman harcamissin.

araba yok abi hepsi ondan, bir araba olsa cozulecek problemlerin

bizim gibilerin itlaf edilmesi lazım. ben de farklı değilim, 6.yıl şu an 7 olacak kesin. -kendim için- para gelsin ye, karı kız peşine koş, ders çalışma, çalıştığın zaman anlama. film izle, dizi izle olmadı animeye başla sanki ordan soracaklar amk.

bi yerden sonra dayanamıyorsun, çıkar yol yok görünüyor. iş bulamıyorsun, içindeki okuma hevesi hepten gitmiş, okulu bitireceğine dair bütün umutlar sönmüş.

okumak için can atan o kadar kişi imkansızlıktan sanayi köşesinde, köylerde sokaklarda sürünürken bizim yaptığımız kaynak israfından başka birşey değil.

baba beni okuldan al, okuması gerekeni okut!

hacı çektiğin acıyı anlıyorum. keşke "zamanında bitirme"ye odaklansaydın derdim ama demiyorum. bu proje vs hepsinin ileride faydasını göreceksin. okulun bitmemiş olması sana huzursuzluk veriyor. biraz sabret, mezun ol, kuş gibi olacaksın.

bende gelecek sene 6. yılımı okuyup bitirmeyi düşünüyorum. avrupayı gezecem diye almanyanın boktan bi şehrinde kahvecide çalışıyorum. kahveci diyosam bildiğimiz türk kahvecisi aklına starbucks tı falan gelmesin. dünyanın heralde en amaçsız insanları gelip günde 6 saat bataktı okeydi falan oynuyolar. gel beraber avrupa turuna çıkalım 1 ay sonrada sikmişim gerisini

astronot ol ?!

tamam lan gidiyorum ben de zaten...

takipteyim zevklerimiz aynı
sherlock ve hustle iyidir izlememişsen

Sherlock
Patlamalı falan değil ama House da olabilir.

Edit: Patlamalı deyince aksiyon anlamışım, House da zeka patlamalı tabi.

house güzel, adam feci zeki.

Dexter da olabilir inceden.

Breaking bad. Çok seveceksin.

hannibal

criminal minds
leverage
bones
lie to me
the killing
the mentalist

(bkz: fringe)
modern bilim kurgu dizisi. bilim seversen tam senlik. dahi karakterler var dizide.

(bkz: the mentalist)
daha çok cinayet aydınlatmalı ama olay çözmeli falan da. fringe'deki elemanlar sayısal yönden zekiyse, buradaki elemanlar da sözel yönden zeki.

Suits

breaking bad'den iyisini bulamazsın.

zekalı kurmacalı iki güzel dizi sana:

house md
white collar

hannibal, orphan black

person of interest kesinlikle.

her ne kadar izlemesem de code geass çok övülüyor :D kira ve l gibi zeki bir çocuk var.yazılmış ama onaylamak için hustle ve sherlock diyim.ingiliz işi zaten 2 si de mükemmel.

1 numara: house
2 numara: suits
3 numara: white collar

hatta biraz da siyaset olsun dersen: house of cards

ben de benzer dizileri severim beni dinle sen.

Hipofiz bezleriyle ilgili bir sorun olabilir. Tiroid de olabilir. Doktor değilim, dolayısıyla bu saydıklarımdan başka bir sürü şey de olabilir. Fakat bahsettiğin semptomlar oldukça ciddi.

Kendini sakin tutmaya çalışıp aciliyetle iyi bir endokrinoloji doktoruna görünmelisin.

bende de benzer şeyler vardı. adeti bilemiyorum.erkeğim. b12 eksikliği (ve folik asit eksikliği) ve bunun yol açtığı depresyon olmuş bende. Vitqminler için ilaç ve iğne kullandım, depresyon için antidepresan kullandım, spora vs başlayıp içkiyi de bırakınca yavaş yavaş düzelmiştim. siz önce bir dahiliyeye gidin kan testi ister o. başta sakin olun, netten araştırıp hastalık bulmayın. eğer benimki gibiyse kolayca atlatılacak bir şey, sadece ilaçlar uzun süre kullanılıyor o kadar.

resmen vucut tekliyor. bir doktora git de yağını değiştirsin.

hangisi, hayvan, karagöz vs olanlar mı? eğer onlarsa bildiğim kadarıyla kısaca yazayım.

hayvan: sözlük kod geliştiricleri, sözlüğün her yerinde at koşturabilenler. admin gibi düşün.
preator: gg olarak gönderilen entryleri inceliyorlar.
hukukçu: sözlüğün ve sözlüğün bağlı bulunduğu firmanın avukatları.
organizatör: organize işleriyle ilgilenen.
hacivat: başlık vs. düzeltiyorlar, başlık taşıma yetkileri falan var.
karagöz: bunlar da daha çok dilbilgisi kuralları üzerinde işlem yapıyorlar, bunların da başlık taşıma vb. imkanları var.
emekli: vakt-i zamanında sözlükte böyle bazı unvanları elde etmiş (moderatör, hacivat, karagöz gibi) ama sonradan görevini bırakmış kişi.
merhum: vefat etmiş kişiler.
ekşi: zamanında ekşi dergi çıkıyormuş. onda editörlük yapmış kişiler:
cizreli: cizre'ye yardımda bulunulmuş zamanında. orada yardım eden kişiler.
kondüktör: çaylak yazar entrylerini okuyup yazar alımı yapıyorlar.
azimli: entry sayısı 1000'i geçmiş kişiler.
cpu: ekşi szölük cpu power listesinde ilk 20 içinde olanlar.
leyla: uçurulmuş yazar.
gudik: kendi kendini uçuran yazar.
çaylak: entry giremeyen, ama oylayabilen yazar adayı.
lanetli: belirli bir süreliğine ceza almış kişiler. bu sürede entry vs. giremiyorlar.
kayıp: kendi kendine kafa izni vermiş olan kişi. belli bir süre sözlüğe girmeyceğim diyor. o süre boyunca sözlüğe giriş yapamıyor.

şimdilik bunları hatırladım. başka varsa aklında cevaplayabilirim.

scener ünvanı da pek ilginç, anlamını bilmiyorum, bu arada açıklama için tekrar teşekkürler. zaten cevabınızdakiler ve scener haricinde başka ünvan yoktur sanırım.

çok daha fazla unvan var. hatta bazı unvanlar sadece 1 kişiye verilmiş falan. ekşistats üzerinde vardı bunlar da bulamadım şimdi. scener için ben de bilmiyorum sözlükte nasıl kullanılıyor da "demoscene" başlığına bakıp biraz fikir edinebilirsiniz genel anlamıyla.

bir de kişiye özeller var. guru'da 64 bit yazıyor mesela. kaamos'ta insanüstü, anjin san'da dev yazardı eskiden, ilk aklıma gelenler.

selenin ustune gecirilen jelli yumusatici kaplamalar var. onu deneyin.

ağrıtıyor değil mi, şu an kalçanız ağrıyordur hatta. Alışacaksınız, başta olur o. İlk gün 10km sürmek de abartı olmuş bence, bunun da etkisi var.

biziklete uzun zaman binmeyince sele ilk bir kaç gün kemiklerin acımasına neden olur ama daha sonra geçer merak etme. tabi sen yine de güzel bi sele kılıfı alabilirsin..

dunyanin en guzel selesini de alsan ilk bir hafta gotun agrir. bir ay olur hala agriyorsa işte o zaman anla ki sele de bi sikinti var:)

şu baba bisikletleri oluyor ya hani elcikleri arkaya doğru bakan. onların selelerinden al bir tane, makam koltuğu gibi oluyor.

jelli sele veya bisiklet taytı alabilirsin. tayt, seleye denk gelen kısmında koruyucu olduğundan dolayı ve bisiklet sürerken daha aerodinamik olduğundan mantıklı olabilir.

4 - abanmak yok ibneler diye bağırırım, kavga çıkarsa ne ala, yoksa şaşkınlık esnasında top girerim veya golü yer 3. şıkka geçerim.

adamın ustune gidersen kaleci de onunustune gelicek diger adam boş kaldı pas ve gol. mesafeye de bağlı tabi. o yuzden ortalarda bi yerde dur hem pas atamammasını sagla hem iyi bi şut çıkartamamasını sagla.

adamlar tek top oynuyor bi de bizim takıma bak der, ortaya küfreder ve yalnızca kalecinin önünü kapatmamaya gayret ederim. o ibnenin gol yedikten sonraki tribini hiç çekemem zira..

kaleciyim ben. 1 numaralı seçeneği uygulamanı öneririm. boşta kalan elemana gerekirse ben yönelirim. sen toplu elemana dal, alabilirsen topu al ya da hata yapıp yanlış yere pas atmasını sağla. olmazsa top 2. elemana geçince kaleci ona yaklaşır zaten. eğer ki sen topszu elemana koşarsan diğer adam direkt kaleciyle karşı karşıya gelecek. yani eğer 1i yapsaydın senin topu alma şansın ve/veya adama hata yaptırma şansın olacaktı.

eğer hatırlarsanız roberto carlos sevilla maçında bunun 3'e 1 versiyonunu muazzam yapmıştı. ceza sahasının önüne kadar kontrollü şekilde geri geri koşup toplu adam hamle yapmaya yeltendiği anda adamı bozmuştu ve nihayetinde top auta gitmişti.

defans konusunda profumdur.

mükemmell kesiciliğim vs yoktur ama zekamla bir çok atak başlamadan biter.

bu konuda tavsiyem,

gelen adamın her zaman şut çekmesine izin vermiş konumda olacaksın, diğer adamla topla gelen adamın orta bölgesinde duracaksın, tabiki topla gelen adama daha yakın olacaksın.... kaleci sen def yaparken şunu düşünmeli, rakip ya şut çekecek ya pas verecek, şut çekse zaten hazır bekliyorum pas verse zaten defans oyuncusu yer duruşu itibariyle onu bozar biraz. olay bu yani. tabi ceza sahasına kadar artık gelinmişse ve de kanatta değilde orta tarafdaysa agresif olman şart.


yuh lan ne yazmışım,
işin özeti, sakin olacaksın, geriye geriye doğru seri şekilde adımlıyacaksın, şut açısı bırakacaksın ancak fazla değil,, pas açısında kapatmaya çalışacaksın... birde şu var sürekli 2 ye 1 geliyorlarsa sıçayım öyle takıma. anlattıklarım boşa gider.

1 numarayı yap. ceza sahasına geldiğinde ister hamle yap ister şut/pas açısını kapa ; bu sırada da kaleci 2.oyuncuya gelecek pas için hazırlıklı olur. geri geri gelirken sırtın kaleye dönük olarak gelme çünkü depar yediğinde geriye dönmek için zaman kaybedersin. hafif yan dönmüş pozisyonda geri geri gel. bunun en iyi örneği ''beşiktaş'ın 100.yıl şampiyonluğunda sergen'in attığı golde bülent'in geri koşusu''. verkaç yaparlarsa pek şansın yok zaten.

"ikisinin arasında açıyı ayarlar geri adım ata ata rakibin topu kullanmasını beklerim. kullandığı anda da hamle mi yaparım."

www.youtube.com

2:20'den sonra gelen golü izle. bülent korkmaz'ın yaptığına bak. pozisyon golle sonuçlanıyor ama bülent orada defansın yapması gereken tek şeyi yapıyor.

Bülent Korkmaz'ın pozisyonunu örnek veren arkadaşlara:

Şimdi burada ofsayt kuralı var ve Sergen Yalçın'ın da çok iyi şutör olduğu bir gerçek. Haliyle Bülent, Sergen'i etkili şut çekme mesafesine yaklaştırmadan pas vermeye zorluyor. Ayrıca Sergen Bülent'e depar atıp geçebilecek bir oyuncu değil. Bu yüzden Bülent'in pozisyon tutuşu mükemmel.

Sanırım ben kaçan adama pas atılmasına izin vermeden, uzaktan topla gelen adama şut çekme şansı tanıyacağım. Kaleler daha küçük ve pek etkili şutlar çıkmaz halısahalarda. ha bi de kalemizde panter olacak.

@tmby2 sana çok yanlış öğretmişler.

www.uzmantv.com

hem ben zaten defans oyuncusuyum ve tekim. ben kimsenin kademesine ya da başka biri benim kadememe nasıl girebilir.

Laaaan diye bağırıp adamın üzerine koşarım. Evet kazmayım :/

ölü alanda sert olamayan şekilde indir gitsin adamı ne kasıyosun..

toplu oyuncuya yüzün dönük, topsuz adama da sırtın dönük yavaş yavaş geriye giderek kontrol edebilirsin, eğer çabukluğun iyiyse bu şekilde çok top kapabilirsin.

kodlayanlar bile bilmiyor :)

bir sürü parametresi var sanırım. ama ilk olarak, en beğenilenler'e girenlerden + puan, zamanının ötesindekiler'e girenlerden - puan geliyor. tabi bunların kaç kişi tarafından oylandığı da önemli.

birkaç senedir karmanın çıkması için 500 entry gerekiyor. ve yeterince entrynizin yeterince oy alması gerek. size baktım çıkmamış. bir süre önce de şey yaptılar, negatif karması olanların karması gözükmüyor artık. sizin karmanız ya negatif ya da yeterince oylanmamış entryleriniz.

www.tinychat.com

ceylanparlakay.com

www.burak.com

bir de modemde port açmak lazım, üsttekiler yardımcı olmazsa sözlükten ulaşın, ben kurdum kullanıyorum.

wowza stream en iyisi ve en kolayıdır. Ama fullünü bulman gerekecek

evet haksız degılsın. kalıtesız bır dızıydı.

Eski versiyonunu bilmiyorum ama yenisi bilimkurgu sevenler için gayet güzeldir. Hiç de dandik değil. Yetişkinim.

o kadar çok izleyen yetişkin var ki, zirvesi bile yapıldı:

(bkz: doctor who izleme zirvesi)

ben hemüz 2. sezonun başlarındayım ama devam edeceğim yazın. doctor who güzeldir.

evet önyargılısın. kalıplarla yaşayan düz bir insansın. south park izlediğimi görünce ''bu yaşta çizgi film mi izliyosun oğlum'' diyen annem gibisin. oldu mu?

ön yargılı yaklaşmışsın. ben de yeni serisinin ilk sezonu yayınlandığında bu ney lan demiştim. Sonra Blink isimli bölümü izledim laan neymiş bu dedim tüm bölümleri indirdim, pişman değilim. İzlemesi keyifli be.

o kadar boktan ki 23 kasım 1963'ten beri yayınlanıyor. sakın seyretme.

fazlasıyla ön yargılı yaklaşmıssın;
2005'te başlayan serinin bütün bölümlerini izledim,evet bazı bölümleri absürd,görsel efektler çok iyi olmayabiliyor zaten bunları kafaya takan da yok doktor karakteri için izliyorum.

vay be bunu ciddi ciddi izleyen yetişkin var mı demiş adam. doctor who her sene hugo award alan, fandom'ı en geniş olan, rekorlar kitabının iki sayfa ayırdığı, 50 yıldır devam eden bir tv bilim kurgu dizisidir..

Ben de Antik'i kullanıyorum. Hatta yenisine hiç bakmadım desem yeridir.

tabi ki her zamanki sözlüğümüz olan antik'ten. ayrıca eksi++ (o kadar çok artısı var ki bunun, girin okuyun bence başlığına), resozluk (bir başlığa girince sağ üstte o başlıkla ilgili bir resim çıkarıyor, öyle zannediyorum ki google aramalrında çıkan ilk resim oluyor bu), bugün++ (arada sol frame donuyor ya, o donmalar yaşanmıyor bununla) eklentilerini de kullanıyorum.

antik kullanıyordum ben de. sonra tarayıcı değiştirince sikerler diyip yeni sürüme geçtim. Çok bir şey farketmedi aslında ama antik'teki eklentiler 10 numero gerçekten.

1 numara iyidir. uzun tirnak igrenc duruyor

bi tık daha uzun olursa gayet iyidir

güzel, ama biraz daha uzun olabilir.

İdeal bence, tam kıvamında.

en güzeli bu. bunu seviyoruz. her kadınlar dysun bunu. bunu istiyoruz arkadaş biz.

Bence örnek olarak gösterdiğiniz tırnaklar kısa; şunlarsa çok iyi(1-2mm uzunu da olabilir):
www.google.com.tr


Bunlar ne mide bulandırıcak kadar uzun, ne de erkek eli gibi gösterecek kadar kısa.
Saç uzunluğu nasıl kadınsılığı belli eden bir unsursa(Zevklerden bahsetmiyorum; yaygın olarak erkeklerin kısa saçlı, kadınların uzun saçlı olmasından bahsediyorum.), tırnak boyu da bence kadınlığı göstermelidir.

Verilen cevaplarda "Bakımlı olacaksa uzun olsun." anlamında yorumlar yapılmış. Bu fikre katılmıyorum. Bazı kadınlar uzun tırnak kullanamaz, sevmez ya da bebeği vardır uzatamıyordur vs., tırnaklarını kısa tutuyordur. Ama bu onların bakımsız olabileceği anlamına gelmez. Tırnakların ve tırnak çevresinin bakımı çok önemlidir ve kadınlar da erkekler de buna özen göstermelidir bence; tırnakları uzun da olsa, kısa da olsa.

Bence de azıcık daha uzun olsa iyi olur. Çıplak tırnakta belki ama ojeli tırnakta biraz kısa kalmış bu uzunluk.

azıcık daha uzun olabilir

sevgilim tırnaklarını ölümüne yiyen birisi, gayet tatlı bence. ama böyle düz olunca çok erkeksi gibi duruyor. ya yesin (çok saçma oldu lan) ya da uzatsın biraz.

bence en ideali. uzun tırnaktan nefret ediyorum ve aksi gibi çok çabuk uzayan tırnaklarım var :/

french yapabilecek kadar, yani sanırım birkaç milim daha fazla olmalı bence. öyle kadın elleri, dolayısıyla da o ellere/tırnaklara sahip kadın daha çekici geliyor bana, daha fantastik. ayrıca ojesiz tırnak en güzel tırnaktır, kadını çok daha sevimli yapıyor bence

(bkz: equilibrium)
bilim-kurgunun içerisinde ne kadar mantık aranır bilemedim ama güzel bir distopyadır bu film.

yoksa sen hala fringe'i izlemedin mi? (dizidir kendisi)

(bkz: fringe)

code 46 (hatta bu tam aradığın tarz)
source code
sleep dealer

black mirror. 6 bölümlük dizi ama her bölüm film kıvamında

Contact
Frequency
Gattaca

lanetlenmiş olabilirsin.

biseksüeldir belki, umudunu kaybetme.

Felan dediğin sürece o şanssızlığın devam edecek.

Cevap:biseksuel olması cok muhtemel.

bence adını ver bana

beatrice lafayette Sendemi lezbiyensin ?

bi olay yüzünden abartma bence. kaçtığın için kovalamış. denk gelmiş.

Bilemeyiz, bu durum devam ederse bize tekrar danışın.

onundeki maclara bakacaksin dostum.

Beatrice iki tarafa da oynuyo bildigim kadariyla :D

ben biseksüelim.

Lezbiyen olmak diye bir şey yoktur. Biseksüeldir o. Ben anlamıyorum karşı cinsle birlikte olup da "ay ben aslında eşcinselmişim" muhabbeti, lan öyle olsan karşı cinsle birlikte olmazdın, bal gibi biseksüelsin işte. Neyse biseksüel denir canım ona. Şansız değilsin, insansın.
Bu arada beatrice lafayette'ye de selam olsun ;p.

NE ÇOK BİSEKSUEL VAR BE ?

bu kilimi dokuyan çocuk kör oldu..çok çektirmişsin demek kıza

amaç hatıra son maçta alındı die biliyorum.

şuan stadın orda hala varmı yada stada sokarlarmı fıkrım yok.

Stada sokmayacaklarını düşünüyorum ama soksalar bile gidip sökmeyin ne olur.

Rihanna konseri için koltukların hepsinin geri takılması gerekiyor son maçta söküldüğü zarar gördüğü için. Konserden sonra da onlar tekrar sökülecek. Boşu boşuna zarar görmüş oldu kulüp. Sökenlerin de gidip evlerinin baş köşelerine koyduklarını düşünmüyorum.

son maçta sökmüşler işte insanlar, söküp satan bile var:

(bkz: inönü kokulu hasarsız koltuk)

gofrance.about.com

2. dünya savaşını anlatan mini dizi "band of brothers"ta vardı. yani direkt gözümün önüne gelmedi seneler seneler önce izlediğimden dolayı da, vardı doğal olarak.

edit: yukarıdaki listede de 1. sırada verilmiş zaten. band of brothers'ı herkes izlemeli.

Bir uyku tavsiyesinde okumuştum, uykunuz kaçtıysa bulunduğunuz ortamı bir süre değiştirin yazıyordu. Mutfağa veya varsa balkona git 5-10 dk gezin uykun geri gelir muhtemelen...

ayran iç. kombo yaptım. hehe şaka şaka süt iç.

film/dizi izle ya da kitap oku. yarısında geri gelir uykun.

masturbasyon yap.

ekşistats'dan öğrenebilirsin

sub-etha üzerinden eşistats'a gir, sağ üstte kendi nickin olacak onu tıkla. sol tarafta en üstte nesil: yazıyor.

teşekkür ederim :)

özelden yazıyorum.

depresyon falan olmasın? bir nöroloğa görünün bence. ya da öncesinde bir dahiliyeciye görünün, o size gerekirse tahlil vs yaptırır gerekirse nöroloğa vs. yönlendirir diye düşünüyorum.

dipnot: eskiden depresyon hastasıydım ve alkol&stres çok tetikleyici olmuştu bu duruma.

Gecmiş olsun, benzer bir sıkıntı bende de vardı, bence semptomlarınız devam ederken vakit kaybetmeden bir uzmana danışın. üstesinden gelinebilir bir durum, endişelenmeyin ancak bir uzmana danışın lütfen.

1-d

2-hayir

1. aslında yazdıkların hepsi geçerli sayılır.
2. bu inanma inancını biri uydurmuş sanırım, inanmayınca inanmıyorsun; bu kadar..

1-a, tabi tam olarak sadece "a" değil ama temeli o.
2-hayır, ihtiyaçtan dolayı inanmam. gerçek olduğunu bildiğimde inanırım.

birşeye inanmamak için sebep gerekmez, o yüzden inanmayan neden inanmıyor diye sormak saçmadır. inanmak için sebebin varsa inanırsın, inanmıyorsan inanmazsın.
toplumlarda din çok yaygın olduğundan ve inanmayanların oranı daha az olduğundan, hatta birçok inanmayan bile sorulduğunda açıklamaya çalıştığından bu yanlış düşüncenin varlığı normal tabiki, ancak yaygın bir soru olması bu soruyu mantıklı yapmıyor.

1-D
2-Hayır

1-d
2-evet-seks

1-ben c şıkkı diyorum fakat kişisel görüşüm şudur ki olay ailede başlıyor bence. kimse çocukluktan çoğumuza allah konusunda korkutucu baskılar yapmasaydı şuanda inanma oranı diğer dinlere göre üstün olurdu kanımca.
2-hayır

önce fantastik edebiyata sonra da mitolojiye merak saldım. sonra da doğal olarak dinler geldi, ki artık dinler de mitolojiye dahil benim gözümde. baktım hepsi kendisini haklı görüyor, her toplumun farklı inancı var, dolayısıyla binlerce milyonlarca din var, hangisine inansan patlıyorsun diğerlerine göre. hepsi doğru olamayacağına göre hepsi yanlış.

ayrıca bilimle ilgilendiğim için de gerekli tüm soruların cevaplarını bilim ile alabiliyorum, alamadıklarım da bilim çerçevesinde çözülecekler zaten.

son olarak da şuncağızcık bebeklere tecavüz edilen dünyada, insanların parçalandığı işkence gördüğü birbirini para ile güç ile ezdiği bu dünyada adalet yok ve adalet yoksa tanrı/tanrılar da yoktur. öteki dünya ile avunmaya gerek yok, kendi yarattığı dünyadaki insanları kendin korumuyorsan yoksundur.


2. soru içinse, sevdiklerimin üzüleceği/üzüldüğü durumlarda bir yerden sonra, etrafımda doğuştan beri gördüğüm tanrı olan allah'a yalvarabiliyorum. bu inancın doğuşunun çıkışı olsa gerek zaten. bir şeyin düzeleceğine olan inanç, senin elinden bir şey gelmeyince bir düşünceye sığınarak rahatlamaya çalışmak. hatta belki ileride iyice yaşlanınca, ailemi falan kaybettikçe onları öteki dünyada görürüm umudu bilinçaltıma yerleştikçe etrafımdaki din olan islam'a da inanırım.

ama burada doğduysan müslümansın, eski kuzeyde doğsan kuzey tanrılarına inanırdın, göktürkler zamanında doğrsan gök tanrıya inanırdın, eski mısır zamanında ayrı, eski yunan zamanında ayrı, sümer zamanında ayrı şeylere inanırdın. doğduğun çevre inanç açısından çok etkili.

edit/ek: şizofren misin diye bir soru geldi, değilim. ama yukarıda yazdıklarımdan da inançlı arkadaşlara düşman olduğum sonucu çıkmasın. bunlar benim düşüncelerim ve beni bağlar. bir sürü dindar arkadaşım var. özünde insan olduktan sonra insanın inadığı veya inanmadığı değerler kendisini bağlar bence.

1- d
2- hayır

1. a. Çok çok küçük olduğum zamanlar hariç hiçbir şeye inandığımı hatırlamıyorum. O çok çok küçük olduğum zamanlarda da kafamdaki doğru düzgün bir imaj ve inanç olmadığını büyüyünce farkettim.

2. Hayır. Dünyanın oluşumu, insanın gelişimi gibi konularda bilimsel araştırmalara "inanıyorum". Ahlak konusunda da kendi sağduyu ve değerlerime..

1. d
2. galatasarayla kapatıyorum

sizofren hayaller'in su cumlesine katilmakla beraber cevabim b

"son olarak da şuncağızcık bebeklere tecavüz edilen dünyada, insanların parçalandığı işkence gördüğü birbirini para ile güç ile ezdiği bu dünyada adalet yok ve adalet yoksa tanrı/tanrılar da yoktur. öteki dünya ile avunmaya gerek yok, kendi yarattığı dünyadaki insanları kendin korumuyorsan yoksundur. "

tabi isin icinde bir de big bang var.evreni yaratan bir guc var demek islam daki hristiyanliktaki vs. tarz hem yaratip hem yuruten hem her turlu seyde parmagi olan bir guc var demek degil.. bir seyler var.. her sey bilimle cozulemez.. ama kitaplarda anlatilan tarz bir tanrinin var olduguna inanmiyorum..

e. kendimi müslüman sanıyordum. tanrı inancı var gibiydi ama öğretilenle uyuşmuyordu. sırayla animizm, panteizm, ateizm aşamalarını geçtim. şu sıra ignostik (i ile evet) takılıyorum. tanrı tanımında bir aksilik vardı. aileden kopup yalnız başıma yaşamaya başlayınca fikirler olgunlaşmaya başladı, o zamana kadar çok şey biriktirmiştim. değişim ortamım aile baskısından kurtulmamdan sonrası değil ama, yalnızlık insanın hayat algısını değiştiriyor. ergenlik heyecanlarım ise sosyalist olmamı sağladı, dinsiz olmamı değil.

2. aşka inanmak istiyorum (mehmet coşgundeniz stayla), bir de sözlere bağlı kalmadan karşımızdakini anlayabileceğimiz bir nörolojik iletişim yolunun bulunması gerekliliğine inanıyorum. bir de dünyaya eninde sonunda bir carl sagan daha geleceğine inanıyorum. onun ikinici gelişinde, batıl zail olacak. buna da inanıyorum.

1. a + materyalizme yöneldim.
küçükken; yukarıda olduğu ve çarptığını öğrendiğim allahın elektrik direği olduğuna kanaat getirmiş bir insanım, düşün kafam nasıl çalışıyor.

2. hayır ama bazen tevekkül edip rahat rahat uyuyan kişilere özeniyorum, ne kolay lan işiniz.

Aile yapım pek müsait değildi, yani benimkler sosyalist müslümanlardandı, inançlı ama zorla bir şey yaptırmayan tarzda. Çocukken "yattım sağıma döndüm soluma" duası okunurdu her gece yani :) Sonra c dönemi başladı okulla beraber. Sonra Ortaokul-lise arasında "ulan bu insanlar niye öldürüyor birbirlerini, manyaklar mı?" diye çeşitli dinlerin kitaplarını okudum. Bence kuranı iyice okuyup ateist olmama şansı yok insanın. Eski ahit daha kurgusal geliyor tabii tarih romanı gibi ama kuran bayağı vahşi.

1- a ardırdan d ile destekledim

2- hissetmiyorum. akla güveniyorum. hayatın boka sardığı noktalarda ise sanata sarılıyorum. zaten tutkulu bir karakterim var beni hayatta tutan bir şeyler hep bulabilirim. ama diğer türlü özellikle ölümü kabullenmek çok daha kolay olurdu, inançlı olanlara bu açıdan özeniyor musun dersen evet özeniyorum.

1- d
2- doğa gözümde çok yüksek bir değere sahip. Ama doğaya inanıyorum denemez.

1. a
2. hayır

1- b + d

2- karma'ya inaniyorum ben. iyi de yapsan, kotu de yapsan geri seni buluyor. yasadigim bir takim olaylardan dolayi da tesaduften daha kuvvetli bir guce inaniyorum. kadercilik belki de. kaderci demek de dogru mu aslinda tam bilemedim ama "olacagi varsa zaten bir sekilde oluyor" diyorum.

su akar yatagini bulur.
keser doner sap doner, gun gelir hesap doner.

severim bu laflari.

1-D

2- İnanmak yerine 'bilmek'i öğrendiğinde dadından yenmiyor. Galiba inanan birinin anlayabileceği birşey değil. İnanan biri bişeylerin eksik olacağı "inancı"ndan sıyrılamıyor.

Zati bi sıyrsılsa bilecek :)

benim uçaklı mesajı da ben silmedim, netadamın mesajını silmediği gibi. biraz alakasız kaçtı yazdıklarımız ama silinmeyebilirdi.

netadam hala inançsız olmaz diyor. ne diyeyim, din felsefesi skalası cinsel yönelim skalası gibi, karman çormandır. gnostik, teist, şamanist, animistik, deist, tekamülcü (hindular gibi), ateist, agnostik, ignostik, panteist, politeist, monoteist eşşeğin kuyruğuna kadar uzayan bu inanç, inançsızlık haritasında birinin diğerine göre daha anlaşılmaz olduğu falan yok. bir çok tanrılıyla tek tanrılı ne kadar bağdaşamazsa bir hiçe "inanan" ile bir "şeye" inanan da o kadar bağdaşmaz. anlamak için benzerlik kurmaya gerek de yok aslında. bazıları, tanrı fikrini kabul etmez, inanç onlar için içi dolmayacak bir kavramdan ibarettir. son olarak, huzur (bence) ignostisizmde arkadaşlar. kalın sağlıcakla.

bisikletliler.org

sürmekten kasıt bildiğimiz normal olarak sürmek ise (yani artistik hareketler falan değil ise) bisiklet süren herhangi bir arkadaşınızın yardımıyla 2 günde öğrenirsiniz ya. sırf bunun için bir kurs olduğunu sanmam. 2 günlük iş. sonra unutulmuyor. o derece kolay bir şey, gözünüzde büyütmeyin.

cevremde şuan bana öğretecek bisikletli kimse yok, benim de bisikletim yok. Benim asıl amacım şu bisikleti öğrenip sonra motorsiklek sürmek istiyorum. Bisiklete binmesini bilmeden motor süremezsin diyolar

telefon aldım. çok tl. ne amaçla aldığım/ne işe yaradığı ortada bence. istediğim renk internette vardı, bir de kampanya filan dediler yediler beni.

neredeyse her şeyimi internetten alıyorum abi.
en son neler aldım sayiyim,
eve 24 tane 0.5 litrelik su, ayakkabı, elektrikli ısıtıcı, tişört, çanta...

avantajı, model ve fiyat karşılaştırması yapabilmen ve ürün çeşitliliği.

ücretleri de piyasada ne kadarsa ya o kadar ya da biraz altı.

türkiye'de olmayan ya da türkiye'de çok pahalı olan şeyler için interneti (yurt dışını yani) tercih ediyorum ben. kendi kartım yok da arkadaşlarımın kartlarından aldım şimdiye kadar aldıklarımı. hobi malzemeleri oluyor genellikle bunlar.

her seyi internetten aliyorum diyebilirim.. market alisverisi ve cok acil ihtiyaclar haric

magazada satilandan daha ucuz

internetten hem daha ucuz hem cok daha fazla secenege 30 saniyede bakabilirsiniz magaza magaza dolasmak yerine.. hem ayni urunu bir kac farkli yerde karsilastirip en ucuzunu alabilirsiniz

telefon aldım bir bana bir arkadaşa. çünkü daha ucuz.
ayakkabı aldım, fırsat sitesinde beğenip. iyi de çıktı. daha ucuzdu mağazalara göre.
kitap. %20-30 daha ucuz D&R mağazasına göre.

geçen sedet yazmıştı. belli bir sayıdan sonra değerlendirmeye alınmıyor onlar diye. ama neyi ne kadar kapsıyor bilemem.

sözlük yönetiminin herhangi bir yaptırımı yok ama.

verilen 2 oy arasında süre yoktu eskiden, makineli tüfek gibi eksiye abanılıyordu. 2 oy arasına azıcık süre koydular önlem baabında. beta'da da sanırım 3-4 oydan sonra bir süre beklemek gerekiyor. ama tabii ki önüne geçilemiyor malesef. istediğiniz kişiye istediğiniz gibi oy verebilirsiniz siz de.

eksisozluk.com bu tarz entryler girenleri seri eksiliyorum ben de.

Sözlük gün doğumunda güncellendiği zaman seri verilen oylar siliniyor. O nedenle herhangi bir yaptırıma gerek kalmıyor.

o değil de çoklu hesaplara izin de çıktığına göre ve oy verebilmek için çaylak olmak da yettiğine göre elamanın birine kafayı takıp 10-15 hesap açmak suretiyle seri eksilersek bunun hükmü ne olur?

O, çoklu hesabın suistimaline girer, uçarsınız.

@syd hemen hemen her gün seri eksileniyorum ve dediğin gibi -tam olmasa da- sıfırlanıyor-du ta ki bugüne kadar. neden sıfırlanmadı peki?

Bu manuel bi' şey değil. Yani birisi her gün siliyor veya silmiyor diye bi' durum yok. Sistem otomatik olarak temizliyor. Ha seri oylama yapılmamıştır veya farklı kişiler oylamıştır, o zaman yapacak bi' şey yok.

otomatik olduğunu ben de biliyorum lakin baştan sona alayı oylandı. yani seri. ayrıca farklı kişiler olamaz çünkü aynı gün içinde en alakasız entry'ler bile oylandı. böyle şeyleri takan biri değilim ama her gün de olmaz be...

tıpla ilgim yok da 24 yıllık tecrübeli hasta olarak sağ tarafta parantez içinde yamulmuyorsam arveles ve metpamid yazıyor.

parantezli bölümün altdaki metpamid diğerlerini okuyamadım antiemetik.

ilaç isimleri sizofren hayallerin dediği gibi.

onların üstünde sanırım hemogram yazıyor. ilaçların altında yazanlar için de 01.20'deki kan tahlili sonuçları normal gibi bir şey anladım ben.

sol tarafa gücüm yetmedi.

ağrısı ve bulantısı vardır ondan vermişlerdir ilaçları. ağrı ve bulantı yaşanan olaya bağlı psikolojik kaynaklı da olabilir , darbelere bağlantı da olabilir.

yurtdışından arama yapılıyor olabilir. Veya o numara internet üzerinden arıyor olabilir. Bu tip durumlarda bazı firmalar random numara kullanabiliyor.

bence de yönlendirme. (kendimden biliyorum. yanlış numara tuşladınız anonsu çıkan bir numaraya yönlendiriyordum aramaları)

mesaj at, iletim raporu iste, bakalım iletilecek mi?

ya git direkt şikayet etsene arayan numaranın operatörüne. ben olsam öyle yapardım yani.

dict.cc

android uygulaması da var ama offline çalışıyor. indiriyor kelimeleri telefona.

www.seslisozluk.com var. çok sağlam site, senelerdir ingilizce için kullanıyordum sonra diğer dilleri de eklediler. yerli site hem. destek verdiği dilleri gittikçe geliştiriyor. mobil uygulamaları da var sanırım.

pons'un her iki platform için uygulamaları var

zenne

Güneşin Oğlu
Karanlıktakiler

tepenin ardı. güzel filmdi
ve bir zamanlar anadolu'da tabi ki :)

kosmos

kosmos +1

ayrıca
Gitmek: Benim Marlon ve Brandom

ada zombilerin düğünü, vavien, bizim büyük çaresizliğimiz

(bkz: rina)

sen aydınlatırsın geceyi

www.digiturkplay.com.tr

büyük dünya tarihi

Amerika'nın Gizli Tarihi olabilir. İsmi yanıltmasın, sadece Amerika hakkında değil. www.tvyo.com
BBC'deki Bruce Parry belgeselleri olabilir. Youtube'dan Filthy Cities'e de bakabilirsiniz, tam bölümleri var. Bunları yeni izledim, ordan aklıma geldiler. Daha iyileri var muhakkak.

tarihi olarak
- weight of chains
- death of yugoslavia
- apocalypse the second world war
- secret history of america

cografi olarakta
- doğada tek başına serileri
- zor yollar

Home

www.imdb.com

Journey to the Edge of the Universe
veya
BBC'nin Nature's Great Events serisi. "The Great Tide" favorim.

hitler the rise of evil

ben hayvanlarla alakalı olarak öldürmeye programlananlar'ı yani built for the kill'i öneririm

(bkz: the human body)

ismek in kursları var ücretsiz. eylül gibi açılır yeni dönem kayıtları.

cemevlerinde öğrenebilirsiniz.

ismek ve cemevleri dışında ilçe belediyelerinin de kültür merkezi binalarında öğrenilebilir bağlama kursu açılırsa, ilçenizde varsa ona da bakabilirsiniz.

abur cubur yeme, meyve ye. bu durum kendini alıştırmakla ilgili. yoğurt ye. salata yap onu ye. sakız çiğne.

saldıracak başka bir şey bul.

kendini yemekten uzak tuti yanındakiler de yemek vermesinler sana. dizilere, filmlere, kitaplara saldır mesela. böyle uzun soluklu seni oyalayabilecek şeylere saldır. ve bunlar sağlıksız şeyler olmasın. sigara&alkol olmasın mesela.

bende de aynısı var. gerçek karın acıkması değil de duygusal sebeplerden yemeğe abanmak. kadınsanız bence, tumblr ı açın, thinspo tag ini aratın, bir şey yemek istediğinizde 5 dakika ordaki resimlere bakın, bir egzersiz seti de denk gelirse arada onu yapın.(arada bu postu görünce 20 squat, 10 push up gibi postlar çıkıyor)
bir de bence bir şey yemek istediğinizde, hani canı çekmek derler ya, ya da atıştırmak istediğinizde en hafif ve sağlıklı yenilebilecek şeyi düşünün(örneğin bir kase yoğurt ve bir adet hıyar, ya da bir tabak salata) o düşündüğünüz hafif alternatif bile size leziz geliyorsa ve mideniz gurul gurul ediyorsa, açsınız, yiyebilirsiniz.canınız o çikolata ya da cips dışında bir şeyi istemiyorsa, leziz gelmiyorsa aç değilsiniz, oturun şekersiz bir bitki çayı için.
bir de az su içiyorsanız, susuzluk da açlık hissi gibi algılanabiliyor, yanınızda hep küçük şişe su bulunsun, atıştırmak istedikçe bir yudum su için hala açsanız, sağlıklı alternatifi düşünün, oh bir tabak marul olsa nasıl yerim diyorsanız gidin yiyin, demiyorsanız aç değilsiniz, bitki çayı:)